"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 4. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 28.04.2011 gün ve 2010/904 E., 2011/365 K. sayılı karar davacı vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 30.09.2013 gün ve 2011/30659 E., 2013/24580 K. sayılı kararı ile;
"…A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirketin yurtdışı şantiyelerinde çalıştığını, iş akdi feshedildiği için Türkiye'ye gönderildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının yurtdışı şantiyelerinde kesintili olarak görev yaptığını, belirli süreli olarak istihdam edilen davacının kıdem ve ihbar tazminatı talep edemeyeceğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davalının ıslaha karşı zamanaşımı defi gözetilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Davacı vekilinin davasını 12/01/2011 harç tarihli dilekçe ile ıslah ettiği, ıslah dilekçesinin davalı vekiline 27/01/2011 tarihinde tebliğ edildiği, bu tarihten sonraki ilk oturumun 23/02/2011 tarihinde yapıldığı, davalı vekilinin zamanaşımı itirazını tarih ve havale içermeyen dilekçe ile yaptığı, dosya kapsamından dilekçenin 06/04/2011 tarihli oturumdan sonra sunulduğu ve 28/04/2011 tarihli oturumda davacı vekilinin zamanaşımı itirazını kabul etmediklerini bildirdiği anlaşılmıştır.
Yargılamanın yapıldığı tarih itibariyle sözlü yargılama usulü uygulanmakta olup, zamanaşımı itirazının tebliği izleyen ilk oturuma kadar (o oturum dahil) yapılması gerekmektedir. Davalı vekili tebliğden sonraki ilk oturum olan 23/02/2011 tarihine kadar zamanaşımı itirazında bulunmadığından bu tarihten sonra yapılan zamanaşımı itirazı gecikmiş olup, davacı vekilince açıkça karşı çıkıldığından hüküm ifade etmez. 27.01.2011 tarihinde tebliğ edilen ıslah dilekçesinin 06/04/2011 tarihli duruşmada tekrar elden tebliği de sonuca etkili değildir. Bu itibarla davalı vekilinin gecikmiş zamanaşımı itirazı reddedilerek hüküm kurulması gerekirken geçersiz zamanaşımı definin dikkate alınması hatalı olduğu…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 15.03.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.